23 Nisan 2025 tarihinde saat 12.49’da Silivri açıklarında meydana gelen depremler sonrası Beylikdüzü Belediyesi tüm birimleriyle teyakkuza geçti. AFAD, STK’lar ve Beylikdüzü Kaymakamlığı ile birlikte kriz masası oluşturarak koordineli bir şekilde hareket eden Belediye, sıcak çorba ve yemek ikramından, barınma alanı teminine kadar vatandaşların yanında oldu. Öte yandan Beylikdüzü Nefes Arama Kurtarma ekipleri de olası olumsuz bir duruma karşı 24 saat hazır bekledi.
Marmara Denizi’nde meydana gelen ve İstanbul genelinde etkili olan 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından Beylikdüzü Belediyesi, kriz yönetimini hızla devreye alarak vatandaşların yanında oldu. Depremin ilk dakikalarından itibaren AFAD, sivil toplum kuruluşları ve Beylikdüzü Kaymakamlığı ile koordineli şekilde hareket eden Beylikdüzü Belediyesi, Beylikdüzü Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi’nde olağan üstü toplandı ve alınacak önlemler üzerinden bir yol haritası oluşturuldu.
Mobil destek noktaları ve sıcak yemek dayanışması
Beylikdüzü Belediyesi, Yaşam Vadisi, Gürpınar 100. Yıl Kent Ormanı, Yakuplu Kent Ormanı ve 10 mahalle muhtarlığında kurulan mobil noktalarda vatandaşlara çorba ve sıcak yemek ikramında bulundu ve bu noktalarda ekipler vatandaşlardan gelen talepleri yerinde dinleyerek anlık çözüm üretti. Beylikdüzü Belediye Başkanvekili Av. Önder Serkan Çebi ise deprem toplanma alanlarını ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi ve geçmiş olsun mesajlarını iletti.
Gece boyu açık alanlar ve lojistik destek
Depremin ardından okul, cami ve kapalı spor salonları gece boyunca barınma amaçlı hizmet verirken, Pazar İstanbul Afet Sonrası Lojistik Destek Merkezi, Beylikdüzü Öğretmen Fedai Altun Kapalı Spor Tesisi ve Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Kültür Merkezi’ndeki geçici barınma alanları da vatandaşların kullanımına açıldı. Ayrıca Beylikdüzü Mutfak ve Afet Sonrası Lojistik Destek Merkezi, olası ihtiyaçlar için 24 saat faaliyet gösterdi. Öte yandan Beylikdüzü Nefes Arama Kurtarma Ekipleri, olası artçı sarsıntılara karşı 24 saat nöbette olduğunu duyurdu. Öte yandan sağlık hizmetleri ekipleri de yaşlı, hasta ve bakım gereksinimi bulunan vatandaşlara ilk müdahaleyi yaparak, olası acil durumlarda müdahale için gece boyunca hazır bekledi.
Mehmet Murat Çalık’tan mesaj: Dayanıklı kentler inşa etmeliyiz
Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan seçilmiş Beylikdüzü Belediye Başkanı Şehir Plancısı Mehmet Murat Çalık, Silivri merkezli deprem sonrası avukatı aracılığıyla vatandaşlara geçmiş olsun mesajı gönderdi. Deprem anını koğuşunda yaşadığını belirten Çalık, “Silivri Merkezli gerçekleşen ve etkisini oldukça güçlü hissettiren depremi ben de koğuşumda yaşadım. Depremin ilk saniyesinden itibaren kalbim, aklım, iyi dileklerim biricik ailem ve birbirinden değerli komşularımla. Beylikdüzü’nde görevde bulunduğumuz süre dirençli kent Beylikdüzü hedefiyle, Afet Yönetim Modeli’ni oluşturduk ve 4 afet merkezini hayata geçirerek önemli bir adım atmıştık. Ayrıca 10 mahallemizin tamamında bulunan Afet ve Acil Durum İstasyonları ile her mahallemize ilk müdahaleleri yapabilecek kapasitede ekipmana ve donanıma sahibiz. Olası afet anlarında Beylikdüzü Mutfağımız günlük 30 bin kişiye 3 öğün 3 çeşit yemek ulaştırma kapasitesine sahip. Deprem ve afetle ilgili her zaman şunu söyledim; Afetlerle yaşam kültürünü, afet hazırlık bilincini oluşturmak zorundayız. Çünkü Türkiye’nin en az ekonomi, sağlık, eğitim ve adalet gündemi kadar afet gerçeği gündemi var. İstanbul’un hem fiziki hem de psikolojik direncini artırmak zorundayız. Ancak bu çalışmaları yapacak ekipler maalesef Silivri zindanlarında tutsak durumda. Buradan çağrımı yineliyorum: Bir afetin, ne kadar az kayıpla atlatılabileceği, o şehrin afetlere karşı duyarlılığına bağlıdır. Afetlere karşı dayanıklı kentler inşa etmeliyiz. Afetleri önleyemeyebiliriz ama sonuçlarını önlemek bizim elimizde” ifadelerini kullandı.
Salihli’de bulunan Atatürk Anıtı, kapsamlı bir bakım ve onarım sürecinden geçti. Anıtın kaidesi yenilenirken, zemin iyileştirmeleri, çevre düzenlemesi ve peyzaj çalışmaları da titizlikle tamamlandı.
Yenilenen alan, resmi törenlerin daha düzenli ve anlamlı bir şekilde gerçekleştirilmesine imkan sağlıyor.
Salihli Belediye Başkanı Mazlum Nurlu, “Atatürk Anıtı, Cumhuriyetimizin simgesi ve milletimizin birliğinin teminatıdır. Yapılan bu çalışmalarla hem alanı koruduk hem de ilçemize yakışır bir görünüme kavuşturduk” dedi.
Vladimir Putin, ilk Rusya-Afrika Sağlık-Epidemiyolojik Nitelikli Acil Durumlara Hızlı Müdahale Ekipleri Tatbikatı katılımcılarına bir tebrik mesajı gönderdi.
Mesajın ilgili bölümünde şu ifadeler yer aldı:
“Rusya Federasyonu, tehlikeli bulaşıcı hastalık tehditleriyle mücadele alanında uluslararası iş birliğinin geliştirilmesine büyük önem atfetmektedir. Bu alanda Afrika ülkeleri bizim önemli ortaklarımızdır. İkinci Rusya-Afrika Zirvesi’nin ardından, pandemi potansiyeline sahip olanlar da dahil olmak üzere salgın hastalıklarla mücadelede Afrikalı dostlarımıza yardımcı olmayı amaçlayan kapsamlı bir program uygulamaktayız. Son iki yılda bu program kapsamında 150’den fazla Afrikalı uzman eğitim aldı. Onlarca tehlikeli enfeksiyonun araştırılması amacıyla ortak bilimsel projeler yürütüyor, ayrıca Afrika ülkelerine altı adet mobil laboratuvar teslim etmiş bulunuyoruz.
Şüphesiz ki, Rusya ve 15 Afrika ülkesinden hızlı müdahale ekiplerinin yanı sıra çok sayıda uluslararası kuruluş temsilcisinin de katılımıyla Etiyopya topraklarında gerçekleştirilen bu sağlık-epidemiyolojik tatbikatlar, iş birliğimizi yepyeni bir seviyeye taşımaktadır. Bu etkinlik, profesyonel deneyim alışverişinde bulunmak, özel ekipmanların ortak kullanımını öğrenmek ve tehlikeli bulaşıcı hastalık salgınlarına karşı hızlı müdahale yöntemlerini geliştirmek açısından son derece değerli bir fırsattır.”
Vladimir Putin, Askeri-Sanayi Komisyonu toplantısına başkanlık etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açılış konuşması:
İyi günler değerli meslektaşlar,
Askeri-Sanayi Komisyonu’nun rutin toplantılarından birini gerçekleştiriyoruz. Gündemimizde, Silahlı Kuvvetlerin gelişimiyle ve savunma sanayiinin mevcut durumda – yani bugün – ve gelecekte nasıl çalışacağıyla ilgili bazı konular yer alıyor.
Ayrıca, birliklerin ihtiyaç duyduğu silah, ekipman ve savaş araçlarıyla donatılmasına yönelik verilen talimatların ve direktiflerin ilerleyişini de değerlendireceğiz. Bu yalnızca özel askeri harekâta katılan birliklerin tedarikiyle sınırlı değil. Elbette bu bir öncelik. Ancak ordunun geneli – kara ve deniz kuvvetleri dahil – bu sistemleri edinmelidir.
Şunu açıkça ifade edeyim: Geçen yıl, savunma sanayi kuruluşlarının neredeyse tamamı, savunma alım sözleşmelerini eksiksiz, zamanında ve yüksek standartlarda yerine getirdi. Bazı silahlar ise planlanan süreden önce teslim edildi.
Örneğin, mühimmat üretimi ile iletişim, keşif ve elektronik harp sistemlerinin üretimi iki kattan fazla arttı. Birliklere 4.000’den fazla zırhlı araç ve 180 savaş uçağı ve helikopter teslim edildi.
1,5 milyondan fazla çeşitli türde insansız hava aracı (İHA) sevk edildi. Sadece cephe hattına günde yaklaşık 4.000 adet sanal gerçeklik kontrol sistemine sahip FPV tipi drone gönderiliyor.
Sizler de biliyorsunuz ki – burada bulunan birçok kişi gibi ben de biliyorum – bu silahlar hâlâ yetersiz. Daha fazlasına ihtiyacımız var. Savunma Bakanlığı ve bakanın, bu açığı kapatmak için üreticilerle birlikte yoğun çaba gösterdiğini biliyorum. Bu konuda planlarımız var ve sürekli olarak bu konuyla ilgileniyoruz.
Bu tür cihazların – yani droneların – üretimine yönelik tüm planlarımızı gerçekleştireceğimizden eminim. Cephedeki birlikler bu araçlara bir an önce kavuşmak istiyor. Bunlar, savaş alanında başarıya ulaşmada önemli bir unsur.
Özellikle vurgulamak isterim ki, cephede en çok ihtiyaç duyulan modeller hızla geliştiriliyor. Hem savaş deneyimlerine hem de düşmanın karşı önlemlerine göre performans özellikleri iyileştiriliyor. Batılı silah üreticileri dahil olmak üzere rakiplerimizin de boş durmadığını biliyoruz – bu bizim ve cephedeki askerlerimizin de farkında olduğu bir gerçek.
Savunma sanayiimizin teknolojik açıdan bu kadar dinamik hale gelmesinde cepheden gelen geri bildirimlerin büyük payı var. Bu operasyonel koordinasyon Savunma Bakanlığı ile savunma sanayi kuruluşları arasında kuruldu ve kesintisiz devam etmelidir.
Savunma sanayi kuruluşlarının ekiplerine, alt yüklenicilere, tasarım bürolarına, test merkezlerine ve deneme sahalarına teşekkür ederim. Sıkı çalışmanız ve olağanüstü bağlılığınız, Rusya’nın savunma sanayisinin kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirmesini sağlamıştır.
Bu yılın hedefleri daha da kapsamlı. Bunlar arasında, 400’den fazla işletmeyi kapsayan savunma sanayi kapasitesini genişletme ve modernize etme programının uygulanması da var.
Altını çizmek isterim: Abartısız bir şekilde söylemek gerekirse, bugün dünyanın tüm orduları, önde gelen savunma üreticileri ve teknoloji şirketleri, özel askeri harekâttan elde ettiğimiz deneyimleri hem taktiksel hem de silah teknolojileri açısından yakından inceliyor. Biz her zaman olduğu gibi bir adım önde olmalıyız ve bunu sürdüreceğimizden eminim.
Daha önce de belirttiğim gibi, hızla gelişen savaş biçimlerine ve yöntemlerine uyum sağlamak adına silah ve teçhizatları verimli bir şekilde ve bürokratik gecikmeler olmadan adapte etmeye devam etmeliyiz. Bu konuda gerekli tüm kapasiteye sahibiz.
Savaş deneyimlerinden yararlanarak, astsubay ve genç subaylar için askeri okullarda ve akademilerde eğitim müfredatlarının güncellenmesi gerekiyor. Aynı anda Kara Kuvvetleri’nin muharebe talimnameleri de – mangadan tümene, oradan da kolordu ve birleşik birlik düzeyine kadar – dikkatle ve detaylı bir şekilde güncellenmelidir. Bu süreçler eş zamanlı ve birbirine bağlı şekilde ilerlemelidir.
Ayrıca, dünya genelindeki askeri teknoloji gelişim trendlerini tam anlamıyla analiz etmemiz, gelecekteki potansiyel silahlı çatışmaların doğasını önceden tahmin etmemiz gerekiyor. Çünkü gelecek her zamankinden daha hızlı yaklaşıyor.
Farklı tiplerde ve temellerde otomatik sistemlerin üretimi hızlandırılmalı, özellikle insansız deniz araçları ve diğer deniz sistemlerine odaklanılmalıdır.
Bir diğer öncelik de; İHA’lar, uçaklar, füzeler gibi çeşitli hedefleri etkisiz hale getirebilecek lazer sistemlerinin geliştirilmesidir. Bu konuda pratik bilgiye ve bazı hazır ürünlere sahibiz, ancak bu yüksek talep gören ve gelecek vadeden alandaki çalışmalarımızı artırmalıyız.
Şunu da eklemek isterim: Umut vaat eden her şeyin, hatta bugün konuşmadığımız konuların dahi geliştirilmesi gerekiyor. Araştırma merkezlerimiz, tasarım bürolarımız ve enstitülerimiz bu konularda çalışıyor, fikirler geliştiriyor ve bizlere sunuyorlar. Lütfen bu teklifleri dikkatlice değerlendirin, aceleyle reddetmeyin. Bu, “yarının işi” değil, “bugünün işi”dir. Aksi halde, yarın geç kalmış olabiliriz.
Buna ek olarak, çeşitli amaçlara yönelik bir uydu takımyıldızının geliştirilmesi – keşif yapmak ve kapalı devre, parazitlenmeye karşı dayanıklı iletişim sağlamak amacıyla – planlandığı takvime uygun şekilde tamamlanmalıdır. Bu sistemler, hem çatışma anlarında hem de barış zamanı eğitimlerinde Silahlı Kuvvetler, özel operasyon birimleri ve kolluk kuvvetleri tarafından kullanılacaktır. Bu sayede, modern ve gerçek zamanlı bir muharebe komuta sistemi oluşturulacak ve savaş gücümüz büyük ölçüde artacaktır.
Ayrıca, entegre otomatik komuta sistemlerinde korumalı yerli yazılım ve yapay zekâ ürünlerinin üretimini ve kullanımını artırmalıyız. Yapay zekâ sıkça gündeme geliyor ve tüm alanlarda toplantılarda konuşuluyor. Ancak şunu kabul etmeliyiz ki – hepimiz biliyoruz – yapay zekânın olanakları gerçekten çok büyük. Bu teknolojiyi ilk kullananlar – özellikle askeri alanda – savaş alanında büyük avantaj elde edecek. Bunu asla unutmamalıyız.
Başka fikir ve projeler de var, ama bunları başka bir zaman ele alacağız. Şimdi gündemimizdeki konular üzerinde çalışmaya başlayalım.
Başkan, ekonomik konulara ilişkin bir toplantıyı video konferans yoluyla gerçekleştirdi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin:
Değerli çalışma arkadaşlarım,
Bugün, ekonomik gündemimizdeki konulara dair bir toplantıyı daha gerçekleştiriyoruz. Hatırlatmak isterim ki bu tür düzenli toplantılar, mevcut durumu ve reel ekonomi, finans sektörü ve hizmetler alanındaki temel eğilimleri değerlendirme fırsatı sunmaktadır.
Mevcut ekonomik duruma ilişkin sürekli ve kapsamlı bir analiz yürütmek son derece önemlidir. Bu konu her zaman önceliğimiz olmuştur, özellikle de bugünlerde küresel ekonomik ortam nesnel olarak daha karmaşık hale gelirken ve küresel emtia ile finans piyasaları yoğunlaşan rekabet nedeniyle ciddi dalgalanmalarla karşı karşıyayken.
Bu faktörleri yalnızca izlemekle kalmayıp, aynı zamanda öngörülerde bulunmak da yeterli değildir; ortaya çıkan fırsatları değerlendirerek yerli sanayilerin, ticaret bağlarının ve ihracatın gelişmesini sağlamak, böylece Rus ekonomisini genel anlamda güçlendirmek, dış koşullar ne olursa olsun istikrarlı ve dinamik bir büyümeyi güvence altına almak esastır.
Bu konuyu 2024 yılının sonunda, Stratejik Kalkınma ve Ulusal Projeler Konseyi toplantısında ele almıştık. O toplantıda belirlediğimiz hedef, enflasyonu azaltırken düşük işsizlik oranını koruyarak istikrarlı bir ekonomik büyüme sağlanmasıydı. Bu yılın ilk aylarına ait istatistikler, bu yaklaşımın hâlâ geçerliliğini ve önemini koruduğunu göstermektedir.
Bildiğiniz üzere, Hükümet, Merkez Bankası ve uzmanlar, bu yıl gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesinin 2024’e kıyasla biraz daha düşük olacağı konusunda hemfikir. Aslında, bu zaten önceden konuştuğumuz ve hedeflediğimiz bir durumdu. Amacımız, makroekonomik göstergeleri koruyarak ve öncelikle enflasyonu kontrol altına alarak, sözde “yumuşak iniş” sürecini gerçekleştirmekti.
Nitekim, 2025’in ilk iki ayında GSYİH, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9 oranında artmıştır. Özellikle imalat sektöründeki büyüme oranı daha yüksektir; Ocak ve Şubat 2025’te bu sektördeki artış yüzde 5 civarındadır.
Ancak, enflasyon hâlâ yüksek seyretmekte; yüzde 10’un üzerindedir. Daha önce de belirttiğim gibi, enflasyonun kalıcı bir şekilde yavaşlamasını sağlamak zorundayız.
Konut inşaatı sektörüne özel bir dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Ne yazık ki, geliştiriciler tarafından başlatılan yeni projelerin sayısında bir azalma gözleniyor. Bu durum, vatandaşlar için konut erişilebilirliğini doğrudan etkilediği ve yapı malzemeleri üretiminden mobilya ve ev eşyası imalatına kadar pek çok sektörü ilgilendirdiği için özel bir dikkati hak etmektedir.
Daha önce bu alandaki gelişmeleri özel bir gözetim altında tutma ve başka bazı alanlara da gerekli dikkatin verilmesi gerektiği konusunda mutabık kalmıştık. Hükümet bu konuyla ilgili bazı kararlar aldı. Bugün, bu kararların uygulanmasına ilişkin bir rapor sunulmasını ve gerekirse ilave adımların değerlendirilmesini istiyorum.
Ayrıca, konut ve altyapı inşaatının en zorlu koşullarla karşı karşıya olduğunu da vurgulamak isterim – bu durum, finansal sektörün ve bazı ekonomik sektörlerin direncini artırmaya yönelik hükümet alt komisyonunun yaptığı izleme çalışmalarıyla da belgelenmiştir.
Bu bağlamda şunu belirtmeliyim: bankaların kredi portföyü de yılın başından bu yana daralmıştır. Örneğin, ilk üç ayda bankaların bilançosundaki ruble cinsinden kurumsal kredilerin hacmi 680 milyar ruble azalırken, bireysel kredilerdeki düşüş 192 milyar ruble olmuştur.
Genel olarak, kredi portföyündeki bu daralma, federal bütçe harcamalarındaki artışla dengelenmiştir. 2025 yılının Ocak–Mart döneminde toplam bütçe açığı 2,2 trilyon rubleye ulaşmıştır.
Elbette, harcamalarımızın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 oranında arttığını biliyoruz ve bunu bilerek yaptık. Bu artış, ekonomik aktörlerin ve tüm kurumlarımızın yıl sonuna kadar gereken adımları zamanında ve etkili biçimde atabilmesi için gerekliydi.
Bununla birlikte, bütçe açığındaki artışın esasen harcama takviminin öne çekilmesinden kaynaklandığını bir kez daha vurgulamak isterim. Harcamalar yılın başına çekilerek, hem federal hem de bölgesel düzeydeki yetkililerin ulusal projelere hızla başlaması, sözleşmelerin yapılması, inşaat faaliyetlerinin başlatılması ve finansmanın sağlanması mümkün olmuştur. Bu durumu dikkate almamız gerekir. Ekonomik politikamız bu yaklaşımı içermelidir.
Şimdi, tartışmaya geçelim. İlk olarak sözü Maxim Reshetnikov’a veriyorum. Lütfen buyurun.
02:00
News
